25 Mart 2013 Pazartesi

ha eksik ha fazla. doldur gardaş içelim


Tek bir şarkının, hatta bazen yalnız başına bir notanın beni tutup bambaşka ve bazen, içinde bulunduğumdan daha gerçek bir dünyaya götürmesi nasıl imkanlı? Çoktan unuttuklarımı hatırlatması ve ergen ruhu tekrar hissettirmesi, tripleri ve gülünç küstahlıklarıyla. Bu, o şarkının gücü mü yoksa tamamen benim hikayeleri ve hikayelere dair duyguları hatırlamak için melodilere ihtiyaç duyan zihnimin ürünü mü?


Her neyse sebebi -ki bir sebebi var mı onu da bilmiyorum- çok derinlerdeki “ “ev”e kısa otobüs yolculuğu” hatıramda canlanacak ve ben bunu engelleyemeyeceğim. Bu kısa yolculuğu çok eskide bırakacak kadar uzun bir ömrüm olsa da, ölsem ve dirilsem de, ya da yepyeni bir hafızaya kavuşsam bile ona iliştirdiğim duyguları hatırlayacağım. Ve onları yaşayacağım aynı gerçeklik ve doğallıkla. Kendimi ayıplayacağım önce, içinde bulunduğum durum çocukça olduğu için, çünkü en başından biliyorum o an olgun davranmam gerektiğini, ilk nefesimden itibaren biliyorum olgun davranmam gerektiğini. (bir de güçlü olma tarafı var bunun. ama o çok ayrı bir konu.) Sonra bir de bakmışım, cidden olgunmuşum, ya da başka türlü mü söylemeli? Büyümüşüm? Fark etmişim, kaçınmaya çalıştığım sebepsiz görünen duygular aslında büyümeme yardım edenler.  
Mavi Sakal’a da bu acılı sürece katkısı için teşekkürler. (kesinlikle ironi yok)

11 Mart 2013 Pazartesi

ben yaptım, yo

Yemek yapmanın hep adım adım ve kurallara bağlı kalarak olduğunu düşünmüştüm. "Önce bilmem neyimizi alıyoruz. Ardından içine bilmem kaç miligram bilmem ne atıyoruz. Üç dakika boyunca tavada çeviriyoruz. Ne az ne çok. Tam olarak üç dakika. Az çevirirsen pişmez, çiğ yersin. Çok çevirirsen yanar, yiyemezsin." Hayır! Hiç de böyle değilmiş. Nedense hep gözümü korkutmuşum böyle düşünerek.
Geldiğimden beri yemeklerimi genellikle kendim hazırlıyorum. Çok üşendiğim olmuyor mu? Oluyor. O zaman en yakın yere gidiyorum karnımı doyurabileceğim. İtiraf etmeliyim ki çoğunlukla dışarda yediğime pişman oluyorum. Damak tadı. Herşey bunla başlayıp bunla bitiyor.
Lafı daha fazla uzatmadan bugün ne yaptığımı anlatayım. Mantar, biber ve beşamel soslu tavuk. Yanında pilav ve domates salatası. Bu kadar lezzetli yemekler yapabildiğime hala inanamıyorum.


10 Mart 2013 Pazar

Bolicao

Continente iyi ki varsın. Çocukken yediğim ve ardından türevlerini uzunca bir süre reddettiğim güzel çikolatalı mısır gevreğini aklıma getirdin. Tam olarak aynısı değil ama isim aynı.
Galiba çocuk olmayı özledim. Erasmus dünyaları beni hemencecik büyütüverdi.


9 Mart 2013 Cumartesi

portekizce kafası

finans quizlerinin cevaplarının paylaşıldığı grupta hayatı sorgulamak mümkün
çünkü burası dünyanın en melankolik ülkesi
not: grup arkadaşı olarak bir kişiye daha ihtiyaçları olması daha muhtemel tabii

7 Mart 2013 Perşembe

that's how we roll in lisbon

bugün oldukça dramatik bir hikaye dinledim. bizzat yaşayandan değil, o şu an insan içine çıkmıyor.

okuldan dönüyordum ev arkadaşlarımdan biriyle. Janis'in başına gelenleri duymadığım ortaya çıktı.
dün gece Lizbon'un en havalı ve en güvenli kulüplerinden biri olan Urban Beach'e gitmişler. sonra sahilde dolanıyorlarmış ve 3 kişi bu Janis denilen çocuğu dövmüş. biri ellerini tutmuş, biri başını arkaya yatırmış, biri de dövmüş. esas hırsızlıkmış sanırım yapmak istedikleri ama sonra bir şeyler gelişmiş olacak ki cüzdan veya telefon yerine Janis'in sweatshirt'ünü almışlar.
bu da facebook grubumuza dün gece yaşananlardan hatıra.

6 Mart 2013 Çarşamba

lijboa

Deli bir Lizbon gecesinden daha sağ kurtulduğum ve bu sabahı görebildiğim için kendime armağan edebileceğim daha anlamlı bir şarkı bulamadım.

5 Mart 2013 Salı

hesap lütfen

italyanlar ataerkilmiş. ben bugün bunu gördüm.
tabii ki hesabı erkek ödermiş. yok canım. 
bu saçmalığın ardından neşelenelim diye

4 Mart 2013 Pazartesi

Grândola, Vila Morena

Erasmus'ken blog tutmak şartmış. Madem öyle bir kaç gündür aklımdan çıkaramadığım gösteriyi, eylemi, protestoyu ya da her ne deniyorsa onu yazayım. Aslında aklımdan çıkaramadığım gösteri değil, kalabalığın (500.000'den fazla kişi) dağılmasını caddenin öteki tarafına geçmek için beklerken duyduğum şarkı.
Coimbra'daki evinin dış cephesinde kendi resmi olan Zeca Afonso tarafından yazılmış. Grandola Vila Morena. Karanfil Devrimi'nin ikinci sinyali. O kadar devrim şarkısı ki Portekizce artık bariyer olmuyor.
İşte kaç gündür mırıldandığım.