16 Ağustos 2012 Perşembe

ode to benjamin button

Bu tatil boyunca annemle çok eğlendik ve eğlenmeye devam ediyoruz. Özellikle Ramazan ayı ve beraber çıktığımız iftarlar tahmin edemeyeceğim kadar nefis, beklenilmez ve keyifli oldu. Özellikle birini, Topkapı tarafında bir esnaf lokantasına gittiğimiz ve lokanta toplanana kadar oturup ardından saatlerce yanındaki kafeyi işgal ettiğimiz geceyi, çok çok çok sevdim.

O geceden aklımda kalan tonlarca şeyden biri şu: yemeklerimiz bitmemiş olsa bile artık yiyemeyecek duruma geldiğimizde çay istedik. Kendime hemen bir sigara sardım. Çakmağı elime aldım. Sigara dudaklarımın arasındayken bir şey söylemem gerekti. Tam o anda 7-8 metre öteden bir genç adam geldi, önümdeki kül tablasına sigarasını yerleştirdi ve sigaramı yaktı. Teşekkür ettim. Sigarasını aldı, gidip masasına oturdu. Elimde çakmakla kaldım. O genç adam her kimse “Hiçbir kadın kendi sigarasını yakacak kadar çirkin değildir.”i haklı veya haksız bana hatırlatmış olduğu için gülümsedim. Ona buradan selam olsun.